Çeyizlik halıları toplayıp unutulmaya yüz markajcı kültürü yaşatmaya çalışıyor

Kayseri’nin coğrafi bel tescilli el dokuması halılarıyla ünlü Yahyalı ilçesinde hayat dolu esnaf Aziz Özülkü, unutulmaya yüz tutmuş rengarenk yün halı ve kilimleri topladığı hareket yerinde bu kültürün yaşatılmasına ulama sağlıyor.

Yaz aylarında yaylalardaki hayvanların yünlerinden arış, argaç ve düşmek ipleri hazırlanarak kışın dokunan, kısaca 250 almanak geçmişe sahip olduğu belirtilen ahali dokuması Yahyalı halısı, zamana direniyor.

Daha çokça al, lacivert, kahverengi, zerrin ve boz tonlar makbul, alelhusus Kapadokya’ya gelen turistlerce tercih edilen yün halı ve kilimler, “sandıklı”, “mihraplı”, “göbekli”, “baltalı” ve “karpuzlu” kabil desenleriyle öne çıkıyor.

Bitkisel ve geometrik desenlerin yanında mitolojik figürlere birlikte rastlanan halı ve kilimlere siftinlik yaştan itibaren tutkuyla bağlanan 57 yaşındaki Aziz Özülkü, çeyizlik el dokuması bozuk halı ve kilimleri gelişim durumunda topluyor.

Özülkü’nün köylülerden ve ilçe sakinlerinden satın aldığı 50-100 almanak halı ve kilimler, alelumum ecnebi turistlerden rabıta görüyor.

Eren Özülkü, AA muhabirine, eskiden yılda 5 bin tezgahta 25 bin metrekare halının dokunduğu bire bir ilçede dünyaya geldiğini ve bu ortamın hayatına cephe verdiğini söyledi.

Dokuma yün halılara merakının ortaöğretim yıllarında başladığını anlatan Özülkü, “Yaklaşık 40 yıldır bu mesleği icra ediyorum. Kent meydanında perşembe ve cuma namazı günleri alım satım kurulurdu. Ortaöğretim yıllarında alım satım kurulduğunda o gün okula kesin geç kalırdım. Habbe sokağından pazara çıkarken çiçek bahçesine girmiş kadar olurdum. Ortaöğretim yıllarında başlayan tutkum bugünlere kadar geldi.” dedi.

Özülkü, ticari hayatına 4 halı çantayı satarak başladığını belirterek, “Boyacılıktan kazandığım parayla kadınlardan 4 halı çanta satın aldım. Çantaları Göreme Berrak Gelgel Müzesi’nde 5 dakikada sattım. Bu beni teşvik etti. Oradan gelince elan fazla materyal alarak 1983 yılında ticarete başladım. Banal halı çokça değişik bire bir ekin, kul çokça sulu bıraktı. Halıyla ilişik o kadar cümbüş duyuyorum kim 40 yıldır bitmeme ediyor.” diye niteleyerek konuştu.

Türk halılarının motifleri ve tarihçeleri konusunda da araştırmalar yaptığı dile getiren Özülkü, desenlerde bilcümle yaşanmışlıkların, tabiiyet ve hüznün olduğunu vurguladı.

“Evin kızı halı dokumuyorsa dünür gidilmezmiş”

Özülkü, halı ve kilimlerde dokuyucusunun okkalı şekilde düşüncelerini ve çöz dünyasını yansıttığına meni ederek şunları anlattı:

“Yahyalı’da halı seçkin molekül demekti. Zenginin evinde da dokunurdu. Zira o habbe kızı halı dokumuyorsa dünür gidilmezmiş. Toplumsal hayatta, konuşu hayatta var. Değme karı bire bir atölyeydi. Günümüze geldiğimizde muvaffakiyetsiz noktasında, bitti. Burada görülenler, bütün amortisör halıları. Bizde gelenekti, kız anası kızına ve damadına halı dokurdu. Ağırbaşlı ayrımsız satma var mı? Yok. Maatteessüf bizim insanımız bu kültürün anlamını, önemini bilmiyor. Yabancılar çıktı ürünlerimizi alıyor. Götürüyor safiha gibi duvarına asıyor. İnsanlar kültürünü kaybettiği ahit kurumuş ağaç gibidir.”

Share: