Kılıçdaroğlu: “Türkiye, Ensesi Kalın Bire Bir Ülke; Soya Fasulyesi Soya, Yiye Yiye Bitiremediler; Nukut Nereye Kullanılıyor, Dava Burada”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ” Türkiye, varlıklı tıpkısı ülke. Soya Fasulyesi soya, yiye yiye bitiremediler. Varlıklı aynı ülke. İmkanları olan ayrımsız devlet. Paralar nereye kullanılıyor? Sorun burada. Dünyalık nereye gidiyor? Siz güreşçi köprüsü yapıyorsunuz, başımın üstüne, tek sorunumuz namevcut, amma ben dünyanın genişlik niteliksiz sorusunu soruyorum, köprüyü kaça yaptın? Hastaneyi, yolu kaça yaptın? Bu vatandaş adına benim görevim, çünkü vergisini ego veriyorum” sözleriyle hükümeti slayt olmamakla eleştirdi. Kılıçdaroğlu, Hazne garantili projeler amacıyla “Bunu bütçe görüşmelerinde söyledim, Anlattım, kızdılar, bağırdılar, neden konuştun diye. Ego konuşacağım, anlatacağım. O verdiğiniz garantileri… Kimin parasını garanti ediyorsun. Fakirin, fukaranın parasını götürüp de kuintet çeteye mi tahsis edeceksin. Beşli çetelere verecekler, beşli çeteler doyacak. Erkek Kemal onu seyredecek. Katiyen seyretmeyeceğim, onların burnundan fitil fitil getireceğim. On Paralık kimesne endişe etmesin” dedi.

CHP Lideri Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, bugün Ankara’nın Nallıhan ilçesinde planlı “Doyum Önderleri, Muhtarlar ve Sivil Sosyete Kuruluşları Buluşması”na katıldı. Kılıçdaroğlu’na, Ankara Büyükşehir Belediye Reisi Mansur Alçak, CHP Umumi Komutan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Saylav Erdoğan Toprak, CHP Ankara İl Başkanı Mualla Bilgi Düşüncesiz haremlik etti.

Kılıçdaroğlu, muhtarlar amacıyla muhtarlarla birlikte hazırladıkları yasa teklifinin Meclis’te AKP ve MHP’li vekillerin oylarıyla reddedildiğini anımsatırken, Kavim İttifakı olarak iktidara geldikleri takdirde bu kanunu çıkaracaklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, kudret oldukları takdirde CHP adına yapacaklarını anlattı. Türkiye’nin kavgadan, ayrışmadan uzaklaşması gerektiğine aksan yapan Kılıçdaroğlu, “Tığ Küçük Asya tasavvuf geleneğini, Rum’bile baş başa yaşamayı; değme kişiye, kimliğe, yaşam tarzına saygı duymayı biz onlardan öğrendik. Onlara haddinden fazla özdek borçluyuz. Kavgayı değil, onlar bize huzuru öğrettiler. Birbirimizi kınamayı değil, eğer aynı ayıbımız varsa ayıbımızı şüphesiz örteceğimizi öğrettiler. Dinimizi, inancımızı öğrettiler, inançlara saygıyı öğrettiler” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne sâdır başlıklar şöyle:

“SEVİNÇLERİMİZİ BENIMSEMEK İÇİN ONLARIN ÖNDERLİĞİNE GELIŞIGÜZEL ANT İHTİYACIMIZ OLMUŞTUR: Buraya gelmeden önceki Tapduk Emre’nin makamına gittik, Fatiha’mızı okuduk. Tapduk Emre, hepiniz bilirsiniz, Anadolu aydınlanmasında majör şahsiyetlerden birisidir. Yunus Emre’nin hocalığını yapmıştır, halk vermiş erendir. Bu toprakların bereketi, huzuru; bu topraklarda hepimizin arkadaşça yaşamasının ve gelişigüzel dertlerimizi, sevinçlerimizi tutmak amacıyla onların önderliğine temas ant ihtiyacımız olmuştur.

KAVGAYI DEĞİL, ONLAR BİZE HUZURU ÖĞRETTİLER: Biz Küçük Asya tasavvuf geleneğini, Rum’de birlikte yaşamayı; seçme kişiye, kimliğe, yaşam tarzına gocunmak duymayı biz onlardan öğrendik. Onlara haddinden fazla öz borçluyuz. Kavgayı değil, onlar bize huzuru öğrettiler. Birbirimizi kınamayı değil, şayet aynı ayıbımız varsa ayıbımızı elbet örteceğimizi öğrettiler. Dinimizi, inancımızı öğrettiler, inançlara saygıyı öğrettiler. Avrat koca arasındaki ilişkinin, eşitliğin hangi büyüklüğünde kızıl olduğunu söylediler. Bacıyan-ı Rum, dünyada ilk kez aynı avrat örgütlenmesidir ve 13’üncü yüzyılda olmuştu. Tığ kişi tarihimizi da haddinden fazla gür bilmek zorundayız. Geleceğimizi çokça dolgunca inşa etmek istiyorsak.

BİZ BU TOPRAKLARDA KAMPLAŞMAYI DEĞİL, KUCAKLAŞMAYI ÖĞRENMELİYİZ: Uğraş ettirmek istiyorlar bizi. Cidal etmeyeceğiz. Neden çekişme edelim. İnsanların kimliği üzerinden neden yöntem yapalım. Ki asıl babasını berceste özgürlüğüne erbap. Ama hepimiz annemiz, babamız ile alım duyarız. Benzeri inançlar değeri içre doğarız, aileden alırız kültürü. Sonraları mahalleden, köyden, şehirden alırız. Okudukça, kültürümüz geliştikçe dünyayı öğreniriz. Bunları anlatmamım nedeni şu; huzurun ve barışın, bu arada yaşamının, alay malay yaşamanın önemini bize anlatan büyüklerimizin sesine, yaşam tarzlarına kulak vermeliyiz. ve biz bu topraklarda kamplaşmayı değil, kucaklaşmayı öğrenmeliyiz. Bu Arada olmalıyız.

NASIL TOPLUMU AYRIŞTIRIRIZ BUNUN HESABI İÇİNDELER: Elbet olacağız? Ee atalarımız bize söylemiş; ‘biri düzlük biri bakarsa afet ondan kopar’ diyor değil mi? Etmek ki herkesin karnının doyması geçişsiz. Dünyanın en artağan toprakları üzerindeyiz. Havamız, suyumuz, güneşimiz, canlı insanlarımız var. O antlaşma şu soruyu iskandil etmek zorundayız; bozukluk biz dışarıdan yasmık alıyoruz, etkili efsanevi, vücut, mısır, ayçiçeği, buğday, rüşvet alıyoruz? Toprak mı namevcut? Arazi adına Konya’dan aşağılık olan ululuk Hollanda, bizim 10 mislimiz tarım ürünü ihracatı yapıyor. Sorumlusu kim? Bildirme kritik istifham bu. Sorumlusu siyasa kurumudur. Siz devleti yönetmiyorsunuz kim. Devleti yönetenler bunun cevabını çevirmek zorundalar. Amma devleti yönetenler bunun cevabını yöneltmek hesabına tığ elbet bağırsak çatışmayı, kavgayı sağlarız, lacerem kutuplaşmayı yaratırız, elbet toplumu ayrıştırırız bunun hesabı içindeler. Bu hesaptan hepimizin çıkması lazım. Yetmedi mi? Cenk yetmedi mi?

OTURUP KONUŞMAMIZ LAZIM: Muhtar arkadaşlarım, kanaat önderi arkadaşlarım burada. Sebep yetinme önderi ve muhtarlar ile hususi bir güruh yapıyoruz? Gelirdik, burada miting yapardık, çekerdik giderdik Ankara’ya bilahare. Sistem alkışlardı, sloganlar atılırdı, tümce varlık içre evine gitti, tükenik. Olanaksız ki. Oturup konuşmamız geçişsiz. Ülkü hemen benim değil, hepimizin sorunu. Güçlük dahi vakit kaybetmeden bana ilişkin değil, hepimizin sorumluluğu var. Benim sorumluluğum henüz ciddi, doğrudur.

NASIL OLSA BİZE FIKIR VERECEKLER ANLAYIŞINI YERLE NITELIKSIZ ETMENİZ LAZIM: Tarımla uğraşıyor, rustik benzeri kesim bura. 2006 yılında Meclis’ten bir yasa imdi. Dendi kim ‘Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesi, rastgele sene çiftçilere milli gelirin sunu bir iki yüzde tıpkı oranında destek verilir.’ Vermediler bu parayı. Kim itiraz etti. Benim hakkım bu, yasa bana bu hakkı vermiş. TBMM yasa çıkarmış, bu hakkın bana verilmesi geçişsiz. Kimesne istemedi. Kültür odalarının istemesi, sorun açması lazım. Ben dahi bağırıyorum, çiftçiye hakkını doğrulama edin diye niteleyerek. Konfirmasyon etmiyorlar. Doğrulama etmeye gerek yok, filhakika onların oyu torbada keklik diyorlar. Zahir olsa bize oy verecekler. Elbet olsa bize oy verecekler anlayışını yerle düzlem etmeniz geçişsiz. Demokrasinin kuralı budur. Yasayı uygulamıyor, benim hakkımı teyit etmiyorsan, kusura nezaret ben de sana rey vermem. Demokrasi budur doğrusu. Amma sırtıma bin, ağzımdaki lokmayı desise, ego yine sana vereceğim görüş. O ahit sömürü mekanizması meşgul. Bütün bunları düşünmemiz geçişsiz.

SOSYAL FEHAMET, ÜRETENİN, FAKİRİN, FUKARANIN YANINDA OLAN CELAL DEMEKTİR: Sosyal mehabet dediğiniz çekicilik, üreticiyi korur. Yani üreticiye der ki, yani bizim düşündüğümüzü ifade edeyim, ‘kardeşim, ego çiftçinin traktörüne kırmızı mazot vereceğim. Kırmızı mazotu, ÖTV’siz, KDV’siz olacak, daha çarkıt olacak, elan abat üretecek, elan ucuza mülk edecek, yurttaş de elan ucuza savmak, sebze… Bunları yiyecek.’ Içtimai izzet budur. Içtimai cesamet, üretenin, fakirin, fukaranın birlikte olan fehamet demektir. Içtimai fehamet, herkesin doğumundan ölümüne büyüklüğünde yaşamını güvence altına kayran fehamet demektir.

MANSUR BEY’İN YAPTIĞI YARDIMLAR DOLAYISIYLA ÜRETİCİLER, 1 MİLYAR 700 MİLYON TL MUNZAM GELİR ELDE ETTİ: Size değme sene milli gelirin yer birkaç yüzde 1 oranında destek verilmesi lazım. Bu destek verilmezse olanaksız. Diyeceksiniz ki sadece Türkiye’de mi bunlar isteniyor. Hayır efendim, dünyanın hep ülkelerinde ekincilik, mühim sektördür. 85 milyon kişinin karnını doyuracak bu ülkenin çiftçileri, üreticileri. Haricen alıyorsak bu eksiğimiz, yanlışımız var demektir. Mansur Başbuğ, Ankara’ya çokça ama çok makro yardımlar yapıyor. Fidesinden tutun, tohumuna büyüklüğünde, ilacından tutun, hayvanın aşısına kadar. Bizim başka belediyelerimiz da yapıyorlar. Ama normalde bunları yapması gereken Tarım Bakanlığı. Yapması geçişsiz, ama yapamıyor, yapmıyor. Büyükşehir Belediye Başkanımız, size yaptığı bu proses içerisinde iki misline çıkaracak. Meze verdi bana Başbuğ. İki misline çıkması, sizin daha bereketli üretmeniz demektir. Henüz fazla kazanmanız demektir. Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Bey’in yaptığı yardımlar nedeniyle Ankara’daki üreticiler, 1 milyar 700 milyon TL ilişik dirimsel elde ettiler. Bu köyde abat yaşayacağım demektir. Şehre gerekirse gezmeye, eğlenmeye gideceğim demektir. Çocuğumu elan ferah şartlarda okutacağım demektir.

ATALARIMIZ İMECEYİ, DAYANIŞMA KÜLTÜRÜNÜ ÖĞRETTİLER BİZE: Rençper toprağa küserse 85 milyon açız. O nedenle tarım stratejik sektördür. O nedenle dünyanın hep ülkeleri tarıma bindi verirler. Demin siz bunları tıpkısı tarafa atarsanız yazıktır, günahtır bu memlekete. Evlatlarımız var. Atalarımız bize böyle öğretmedi. İmeceyi, dayanışma kültürünü öğrettiler bize.

ÇİFTÇİLERE ELEKTRİĞİ EMEKSIZ VERECEĞİZ: Basit tıpkı belediyede başlattık. Göreceksiniz, orada çiftçilere elektriği caba vereceğiz. Kooperatif yaptırıyor çiftçiler, tarım odaları dahi bunun ortağı olacak. Benzeri müddet bilahare faaliyete geçince ihtiyacı olan elektriği caba kullanacak. Elhak mülk kendisinin. ve devletin cebinden beş kuruş dünyalık çıkmadan yapacağız tığ bunu. Zira bütün arsıulusal fonlar yeşil enerjiye olur diyorlar. Mazotu, kömürü istemiyorlar; çağ enerjisi ile kasaba temiz olsun diyorlar. Ee biz de mekân diyoruz, bozulmamış olsun, iyice olsun. Güzel, saf gelgel olsun. Bunu istiyoruz. Yapacağız. Bu konuda çalışacağız.

HALBUKİ MINTIKA BAZLI PLANLAMA YAPILSA: Tarımda bizim planlamamız namevcut. Bakıyoruz bu yıl soğan çok gani, hep bu arada soğan ekiyoruz, ayrımsız yıl bilahare hep bu arada iflas ediyoruz. Halbuki mintika bazlı planlama yapılsa… Kardeşim sizler buğday ekeceksiniz, sizler soğan ekeceksiniz, Niğde, Aksaray sizler kumpir ekeceksiniz… Planlama yapılır, herkesin geliri bellidir, herkesin asgari dirimsel güvencesi vardır. Hiçbir rençper engel etmeyecek. Dolasıyla kaynağı arz verimli şekilde kullanmış olacaksınız.

RÜŞVET DÜZ BİRİSİNİ BÜYÜKELÇİ TAYİN ETTİĞİNİZDE ARABASINDA TÜRK BAYRAĞI KULLANACAK: Bayrağımız ile gurur duyuyoruz değil mi. Bayrağı oyun fail bu ülkenin onurudur, itibarıdır. Alacak düz birisini sefirikebir nasıp ettiğinizde arabasında Türk bayrağı kullanacak. Bu benim ağırıma gidiyor, sizin gitmiyor mu? Sitemse birlikte, sitem edeceğiz. Şikayetse alay malay şikayet edeceğiz.

SEÇME KURUŞUN HESABINI SİZE VEREN İNSANLARI TERCİH EDİN BİR BILE: İlla malı götürüne, kul hakkı yiyene mi rey vereceğiz. Benzeri de yanlışsız, sizden toplanan temas kuruşun hesabını size veren insanları tercih edin benzeri bile. Bu insanlar gelsinler devleti yönetsinler bire bir üstelik. Kuruşun hesabını soralım bakalım, bu nukut nereye gidiyor.

SOYA FASULYESI SOYA FASULYESI, YİYE YİYE BİTİREMEDİLER: Türkiye, zengin ayrımsız ülke. Soya soya, yiye yiye bitiremediler. Ensesi Kalın tıpkı mutluluk. İmkanları olan bir mevki. Paralar nereye kullanılıyor? Sorun burada. Para nereye gidiyor? Siz güreşçi köprüsü yapıyorsunuz, başımın konusunda, tek sorunumuz yok, amma ego dünyanın yeryüzü görgüsüz sorusunu soruyorum, köprüyü kaça yaptın? Hastaneyi, yolu kaça yaptın? Bu yurttaş adına benim görevim, çünkü vergisini ego veriyorum. Amme-hususi iş birliği… Yap, güzelce. Yüklenici ne yapar, ihaleye girersiniz, kar de edebilirsiniz, zarar da edebilirsiniz. Amma bunlara diyelim kim 10 milyar dolarlık hisse senedi veriyorlar, 10 bilyon dolara Kaynak garanti oluyor, 10 milyar doların üzerine üstelik diyelim kim 30 bilyon dolar birlikte gelir garantisi veriyorlar. Yani asla iflas etmeyecek. Yüzdelik 100, yüzde 200 garanti veriyorlar. Dolar, avro garantisi veriyorlar.

BEŞLİ ÇETELERE VERECEKLER, BEŞLİ ÇETELER DOYACAK, ERKEK EKSIKSIZLIK ONU SEYREDECEK, ASLA: Bu üstelik yetmiyor, şayet parayı dolar kendisine aldıysan Amerika’daki enflasyonu dahi ego vereceğim. Eğer parayı avro kendisine aldıysan Avrupa’daki enflasyonu da ego sana vereceğim diyor. Kaçınızın haberi var bundan? Çoğunuzun yoktur. Bunu bütçe görüşmelerinde söyledim, Anlattım, kızdılar, bağırdılar, sebep konuştun diye niteleyerek. Ben konuşacağım, anlatacağım. O verdiğiniz garantileri… Kimin parasını güvence ediyorsun. Fakirin, fukaranın parasını götürüp bile kuintet çeteye mi tahsis edeceksin. Beşli çetelere verecekler, kuintet çeteler doyacak. Mösyö Kemal onu seyredecek. Asla seyretmeyeceğim, onların burnundan fitil fitil getireceğim. Hiç kimesne endişe etmesin.

BURADA OĞLUN, ORADA KIZIN OLACAK. BURADAN MİLYON DOLARLARI ORAYA GÖTÜRECEKSİN: Buradan alacaksın mangiz kuracaksın. Amerika’de üstelik tıngır kuracaksın. Burada oğlun, orada kızın olacak. Buradan milyon dolarları oraya götüreceksin. Bay Eksiksizlik birlikte bunu seyredecek. Hayır efendim, akıbet kuruşuna kadar getireceğim ve bunu millete vereceğim. Kararlıyım. Getireceğiz. Mal yok, niçin yok. Beş kişiye dünyanın parasını veriyorsun evet. Faize karşıyız diyorlar, hangi getiri. Allah aşkına, düzey korumalı tevdiat yaptılar. Paran varsa gidip koyuyorsun; ayrımsız faizin var, iki dolar garantin var, üç kazanç almayacağım diyor, dört bir da sana çap güven vereceğim diyor. ya nereye geldik ya. Buyurun üreticisiniz, tarlada çalışıyorsunuz, hadi gidin bakalım bankadan tıpkısı cesaret çekin, ürem nedir diye niteleyerek. Yüzde 13 ile veren tek banka söyleyin bana. Hat Bankası yüzde 13 ile bankalara veriyor; bankalar yüzdelik 30, 35 ile esnafa, tüccara, sanayiciye veriyor.

VİCDANİ YETINME BAZI BİLİM İNSANLAR DER Kİ ‘ALLAH’IN YÜREĞİMİZDEKİ SESİ’: Sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup, oyunuzu anca kullanın. Bir Tane onu istiyorum sizden. Vicdani kanaate göre görüş gidermek haddinden fazla önemlidir. Bizim Anayasa’mız der ki ‘ Hakim, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine bakarak karar verir.’ Vicdani yetinme ara sıra vukuf insanlar der kim ‘Allah’ın yüreğimizdeki sesi.’ Tüyü nakıs yetimin hakkını arkalamak, birilerine olağanüstü avantajlar ulaşmak ve bütün bu avantajlar sağlanırken sizlerin karşı terinizin değerini verilmemesini sorgulamak sizin hakkınızdır. O nedenle vicdani doyum çok önemlidir.”



Share: